31 Mart 2016 Perşembe

Medieval II: Total War "Saygınlık"

Burak Gündüz Beyendi'nin katkılarıyla:
Oyunu oyun yapan, "saygınlık" seviyesidir. Saygınlığı önemsemeden oynanmış bir oyundan alınabilecek haz bellidir. Entrikalar yaratmada sınırlarınız dar olur, diplomasi ile kimseye boyun eğdiremezsiniz. Her işini asarak keserek halletmeye kalkan bir ülke, asla büyük bir imparatorluk olamaz. Düşünsenize, dünyanın yarısının hakimi olmuşsunuz, ama hiçbir ülke emrettiğinizi veya istekte bulunduğunuzu yapmıyor. E şimdi ben ne anladım o dünyanın hakimiyetinden?
Semt sapığı gibi şehirleri yağmalayarak, sivilleri ve çocukları katlederek, kadınlara tecavüz ederek elde edilebilecek şey otorite değil, aksine "vahşi bir hayvana karşı hissedilen türden" bir korku olur. Herhalde kimse böyle bir pozisyonda olmak istemez.
Her neyse, saygınlığınızı artırma hususunda naçizane bir iki öneri de ben yapmak istiyorum;

  1. REHİNELER:

Emre Diler'den bir Esir şöleni :D
2. DİPLOMASİ:
Bu da benden :)
3. YAPILAR: 4. SAVAŞLAR: 5. CASUSLAR VE SUİKASTÇİLER:
Burak Abi'den Resital :D

Saygınlığınızı en hızlı arttıracak şeylerden birisi düşman olduğunuz ülkeyle bol bol savaş yapmak. Bu savaşlarda "end battle" seçeneği yerine "continue battle" tercih edilerek beyaz bayrak çekmiş düşman birliklerini rehin almak öncelikli amacınız olsun. Ne kadar çok rehin alırsanız, o kadar iyi olur. Savaşın ardından rehinelere ne yapmanız gerektiği size sorulduğu zaman vermeniz gereken cevabın ne olduğunu biliyorsunuz sanırım. Tabii ki "Release".

Özellikle bir aile üyesi veya general rehin aldığınız zaman, serbest bıraktığınızda direkt olarak saygınlığınız bir kademe artıyor. Son oynadığım oyunda Timur liderini tam 3 kez rehin alıp serbest bıraktım, saygınlığım tavanlara fışkırdı. Moğollara da aynı şekilde davranmıştım. Moğollar aldıkları ağır yenilgilere rağmen yıkılmamışlardı, çünkü bütün aile üyeleri ölmemişti. Ama bildiğiniz gibi bütün aile üyeleri ölmemesine rağmen moğollar bazen kaçıyor. "İstilacılar Tutunamadı" gibisinden bir haber gelir hatta. Her neyse, son savaşımızdan sonra Moğol liderinin haritada üzerine tıkladığımda bana "Sen gerçekten soylu bir düşmansın, şimdilik gidiyorum ama geri döneceğim" dedi. Çünkü tek bir rehinesini bile öldürmedim.
Gelelim bizim askerlerimizin rehin düşmesine. Diyelim ki düşman ordusu askerlerimizin bir kısmını rehin aldı ve fidye istiyor. İstedikleri fidyeyi mutlaka vermelisiniz, hele hele ülkenizin bir aile üyesi ise rehin düşen, düşmanın istediği parayı kesinlikle vermelisiniz. Aile üyenizin canına karşı istediklerini vermezseniz, diğer ülkelerin gözünde "aile üyenisinden çok paraya değer vermek" gibi bir pozisyona düşersiniz. Fidye ödemeyi reddettiğiniz an düşman cellatlar askerlerinizi kaşar gibi ince ince doğrar ve saygınlığınız da buna bağlı olarak düşer.

Oyuna yeni başladığınız zaman herkesle dost olmaya kalkmayın. Hele hele birbirleriyle savaşabilecek ülkelerle dostluk kurmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Atıyorum, Türklersiniz. "Nasıl olsa ikisi de bana uzak, saldırmazlar" diye düşünerek Hem İspanya, hem de Portekiz'le dost olursanız bu iki ülke savaşa girdiğinde (ki mutlaka gireceklerdir) ikisinden birine tercih etmek durumunda kalacaksınız ve bu da saygınlığınızı zort diye düşürecektir. Birbiriyle komşu olan ülkelerle dostluk kurmaktan kaçının. Örneğin; İngiltere iseniz bir dostunuz İspanya, öteki dostunuz Polonya olsun. Çok dostluk kurmak, çok saygınlık getirmez. Dostluklarınızı uzun tutmanız asıl önemli olan, yoksa oyun başında 15 ülkeyle dost olmak kolay. Ama 15 turn sonra birbirlerine girdiklerinde siz kötü olursunuz. Hani iki arkadaş kavga ederken araya girerek müdahale edersiniz ya, sonra siz kötü olursunuz. Onun gibi.

Bu hususta da dikkatli olunması gereken bir konu da diğer ülkelere verdiğiniz hediyelerdir. "Bir ülkeye hediye vermemizin saygınlığımızla ne alakası var?" diye düşünebilirsiniz. Ben de eskiden böyle düşünüyordum. Ama bir ülkeye hediye olarak koskoca bir şehri verdiğiniz zaman, saygınlığınız anında 3 seviye birden düşer. Atıyorum saygınlığınız Trustworthy iken bir ülkeye şehir hediye ederseniz, saygınlığınız Mixed'lere kadar iner. Yani kısacası şehir hediye etmek yok. Bir şehri istemiyorsanız, ordunuzu o şehirden çıkarın ve isyan çıkmasını sağlayarak rebel olmasını sağlayın.

Diplomasi sayfasında teklif ettiğiniz şeylerin çeşidi, sıklığı ve mantık seviyesi de saygınlığınıza önemli bir etki gark eyler. Çingene gibi diğer ülkelerden sürekli para isterseniz, hiç olmayacak taleplerde bulunursanız, saygınlığı ve otoritesi yüksek olan bir ülkeyi kızdıracak taleplerde bulunursanız saygınlığınız sonbahardaki yapraklar gibi yavaş yavaş düşer. "Karşı tarafı kızdıracak istekler" derken neyi kastettim; hani bazen bir ülkeden bir şey istersiniz de, muhatabınız "hımmmm, enteresan.. ama sanmıyorum" gibisinden mülayimce reddeder sizi. Fakat bazen de "benimle alay mı ediyorsun! bu ne cüret? canına susadın galiba?" gibilerinden çıkışlarda bulunur. İşte buna sebep olabilecek hareketlerden uzak durun. Çünkü ortalama kanıya göre "aşırı" olan isteklerde bulunmak saygınlığı düşürür. Diğer ülkeler arasında "aç gözlü ve arsız isteklerde bulunan" bir ünvanla anılırsınız. Velhasıl kelam sözün özü "reddedilebilecek" teklifleri yapmaktan kaçının. Diğer ülkelerden sürekli bir şeyler istemeyin, isteklerinizin kabul edileceğinden emin değilseniz tabii..

İnşa edeceğiniz binaların da saygınlığınıza etkisi oldukça büyüktür. Özellikle "hukuk" ve "adalet" sağlayan binalar liderinizin otoritesini, ülkenizin ise saygınlığını arttırır. Şehirleri Texas'a dönmüş bir ülkeye kimse saygı ile yaklaşmaz. Hukuğun olmadığı yerde suç olur, adaletin olmadığı yerde isyan olur. Bu da ülkenizi karmaşık ve kaos dolu bir düzene, daha doğrusu düzensizliğe sürükler.

Şehirlerinizi büyütmek ve ekonominizin de bu vesileyle gelişmesini sağlamak da dolaylı yoldan size itibar sağlar.

Savaşlarda saygınlığı korumanın ilk yolu herkesin bildiği gibi "kavgayı" ilk başlatmamak. Hiçbir zaman savaşı başlatan taraf, siz olmayın. Eğer düşmanınız mutlaka saldırmanız gerektiğini düşündüğünüz şehirlere sahipse, düşman şehirlerinin yanında güç olarak çok zayıf bir ordu bulundurun. Aynı şeyi düşman ordusunun dibine, yine güçsüz ve zayıf bir ordu intikal ettirerek de yapabilirsiniz. Düşmanın size saldırmasını istiyorsanız onların etrafında güçsüz ordular gezdirin. Devasa orduları adamların topraklarına sokarsanız, size saldırmaktan korkacaklardır. Lâkin zayıf gördükleri bir orduyu gözlerine kestirirlerse, sınırlarına yapılan bu ihlale karşı size saldıracaklardır. Ha bu arada lafı geçmişken, mecbur kalmadıkça "askeri geçiş izni" anlaşmanız bulunmayan ülkelerin sınırlarını da ihlâl etmemeye çalışın.

Müttefiğiniz eğer ki sizden yardım (Asistance Request) talep ederse kabul edin, tabii savaştığı ülke düşmanınız ise. Ayrıca müttefikleriniz ile ilişkilerinizin ne kadar iyi olursa, diğer ülkeler gözündeki saygınlığınız da o düzeyde iyi olur.

Arkadaşlar bu iki birim tam manasıyla "saygınlık düşmanı" karakterlerdir. Çok kısa ve net yorum yapacağım bu konu hakkında; saygınlık istiyorsanız casus ve suikastçi kullanmayacaksınız arkadaşlar.. Düşman şehrini veya ordusunu gözetlesin diye casus yollarsanız, yakalanmasa bile başarısızlığı halinde dahi saygınlığınızı hızlı bir şekilde düşürüyor. Suikastçileriniz kendisine verilen görevi yerine getiremeyince saygınlığınız kötü bir şekilde etkileniyor. Hatta 2 kere üst üste başarısız bir casusluk veya suikast görevi gerçekleştirdiğiniz vakit, ajanlarınız yakalanmasa bile saygınlığınız bir seviye aşağı düşüyor.

Çok mecbur kalırsanız kullanın yani bunları. Casusları sadece haritada gezinmek için ve sınır bilgisi alabilmek için falan kullanın. Suikastçilerinizi de isyancı orduları üzerinde iyice geliştirerek, başarısızlık oranı çok az olan görevlerde kullanmaya bakın.
Velhasıl kelam çoğu bildiğiniz şeyler. Zaten herkesin kendi farkettiği ve geliştirdiği stratejiler vardır. bu stratejilerin içinde saygınlığa da etki eden şeyler vardır. Önemli olan oyunu Mortal Kombat gibi oynamak değil de, gerçek bir strateji oyunu gibi davranak oyunun hakkını vermektir. Siz oyuna hakkını verirseniz, o da mutlaka size geri dönüş yapacaktır. Oynanabilirliğiniz ve aldığınız haz mutlaka artacaktır.

Resimler, Grubumuzdan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder